ArtNouva 2. Sanat Fuarı: Renklerin, Duyguların ve Hikâyelerin Buluştuğu Bir Gün

Sanatın insan ruhuna dokunan yönü vardır; bazen bir tablonun önünde dakikalarca kalır, ne düşündüğünü, ne hissettirdiğini tam olarak ifade edemezsin. İşte tam da böyle bir atmosferin içindeydim Artnouva 2. Sanat Fuarında.

Fuar, ATO Congresium’un geniş ve aydınlık salonlarında düzenlenmişti. Daha kapıdan içeri girer girmez beni renklerin, ışığın ve sessiz bir duygunun sarmaladığını hissettim. Her köşede farklı bir tarz, her eserde ayrı bir dünya vardı. Kimi tablolar sanki fırça değil, duygularla çizilmiş gibiydi.

Renklerin içinde kaybolmak, fırça darbelerinde sanatçının ruhunu görmek tarifsiz bir histi. Bazı tablolar çocukluğumuzdan küçük bir anıyı hatırlatıyordu; bir yaz akşamını, bir oyunu ya da artık geride kalan o masum duyguları… Kimisi Dostoyevski, Tolstoy romanlarından fırlamış gibiydi; insanın iç dünyasına, karanlık ve karmaşık yanlarına dokunuyordu. Bazılarıysa tam tersi, hayatın ne kadar renkli, hareketli ve umut dolu olabileceğini hatırlatıyordu.

Her bir tablonun önünde biraz durmak, sessizce o eserin dilini çözmeye çalışmak istedim. Çünkü bazı şeyleri kelimeler değil, renkler anlatır. Her tuvalin ardında, sanatçının kendine özgü bir hikâyesi, bir iç sesi vardı. Bu çeşitlilik, sanatın ne kadar evrensel ama aynı zamanda ne kadar kişisel olduğunu bir kez daha gösterdi bana.

Fuar boyunca zamanın nasıl geçtiğini anlamadık kardeşimle. Bir noktada tablo ve renklerin birbirine karıştığı, insanların sessizce dolaştığı, gözlerin anlatamadığını sanatın anlattığı o büyülü atmosferin içinde kayboldum.

Çıkışta aklımda tek bir düşünce vardı: Sanat, aslında insanın kendi iç yolculuğudur. Her esere bakarken biraz kendimizi, biraz geçmişimizi, biraz da hayal ettiğimiz geleceği görürüz.

Artnouva 2. Sanat Fuarı tam da bunu hissettirdi bana; sanatın dönüştürücü gücünü, sessiz bir zarafetle... 🎨✨