Ege'nin Saklı Cenneti: Çandarlı

Bu yaz yolum İzmir’in kuzey kıyılarına düştü. Dikili ilçesine bağlı Çandarlı’da geçirdiğim birkaç gün bana hem huzuru hem de unutulmaz anılar bıraktı. Kısacık bir tatil bile olsa, insanın içini tazeleyen, hafızasında kalıcı izler bırakan bir yolculuktu.

Yaz tatillerinin sadece güneş, deniz ve kumdan ibaret olmadığını, doğanın ve tarihin bize sunduğu küçük mucizelerin içsel huzura nasıl kapı araladığını bu yolculukta bambaşka bir şekilde deneyimledim.

Kiraladığımız yazlık evin balkonu sabahları denizden gelen tatlı rüzgârla doluyordu. Güne başlarken elimdeki Türk kahvesi ve manzaranın dinginliği bana şehirde özlemini duyduğum sakinliği sundu. O an, kahvenin kokusuyla deniz esintisinin birleşmesi tatilin en güzel karelerinden biriydi.

Çandarlı'da Kiraladığımız Yazlık Ev ve Manzarası

Kiraladığımız evin sahipleri ise okumayı ve yazmayı seven entelektüel insanlardı. Evlerinin her köşesi kitap ve dergilerle doluydu; adeta küçük bir kütüphaneyi andırıyordu. Fırsat buldukça kütüphanelerini incelemeye çalıştım, farklı dönemlerden edebiyat, kültür, sanat, turizm dergileri ve kitaplarıyla karşılaşmak beni çok mutlu etti. Kendi yazılarını kaleme aldıklarını öğrenmek ise bu sıcak ve kültürlü ortamı daha da özel kıldı.

Kütüphaneden bir kesit

Çandarlı sokaklarında dolaşırken karşıma çıkan kediler ve köpekler bana bu kasabanın samimiyetini hissettirdi. Doğanın içinde yaban domuzu ve atlarla karşılaşmak ise bana bu bölgenin hâlâ ne kadar canlı ve özgür olduğunu hatırlattı. Yürürken telefonumu fotoğraf çekeceğim diye neredeyse hiç elimden düşürmedim; her canlı, her detay bambaşka bir anı oldu benim için. Denizde yüzerken bulduğumuz deniz kabukları, bana çocukluğumda yaptığım keşifleri anımsattı. Sanki küçük bir hazine toplamış gibi heyecanlandım.

Çandarlı Manzarası ve Sakinleri

Çandarlı Kalesi

Tarihi dokulara ve eski mimarilere her zaman ayrı bir ilgi duydum. Özellikle geçmişten günümüze ulaşan kaleler, sadece taş yapılardan ibaret değil; aynı zamanda o dönemin yaşamını, savunma anlayışını ve kültürel değerlerini de yansıtan sessiz tanıklar. Tatilimizin duraklarından biri de Çandarlı Kalesi’ydi. İlçe merkezinde denize hâkim bir noktada yükselen bu görkemli yapı, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış. Kaleyi ilk gördüğünüzde sizi ihtişamlı surları karşılıyor. Bizans dönemine ait olduğu düşünülen ilk yapının, Cenevizliler tarafından yeniden inşa edilip güçlendirildiği biliniyor. Osmanlı döneminde de önemli bir deniz üssü olarak kullanılmış. Çandarlı Halil Paşa’nın desteğiyle güçlendirilen kale, hem denizden hem de karadan gelecek saldırılara karşı beldenin en önemli savunma noktası olmuş. savunma amacıyla kullanılmış ve günümüze kadar ulaşmış. Bu tarihi yapı, 2013 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne dâhil edilmiştir.

Çandarlı Kalesi

Kısacası bu tatil bana sadece güneş ve denizi değil; doğayı, tarihi ve küçük mutlulukları bir arada sundu. Balkondaki kahveden deniz kıyısında topladığım kabuklara, karşılaştığım hayvanlardan tarihin kucağında yükselen kaleye kadar her anı, içimde farklı bir huzur bıraktı. Eğer yolunuz İzmir’in kuzey kıyılarına düşerse, Dikili ilçesine bağlı Çandarlı’yı mutlaka rota listenize ekleyin derim.